Latest Posts



















Bahar geldi sonunda, her yer civil civil, cimler ustu piknik yapanlar mi istersiniz, uzanip guneslenenler mi, renkli elbiseler sortlar icinde sokaklari dolduran kalabalik mi herkes disarda... Oohh...ne guzel her yer...Bahar yazin hatirlaticisidir ya basladi düğün-nisan fotograf cekim gorusmeleri... yogun gunler yakindir...
Yeni sezona hazirlanmak icin bazi aksesuarlar aldik bir de mayis ayinda pre-wedding cekimlerimiz olabilir...
Dun de hava guzel olunca basladik mekan arayislarina bir de kamera cantamiza yeni giren malzemeleri deneyelim dedik. Model oldum bir saatligine, iki uc cekimden sonra girdim havaya hemen, kim tutar beni...:)
Uzun suredir fotograf cektirmedigimi farkettim, baskalarini cekmekten kendimize zaman kalmamis mi ne?:) Sanirim yeni sezona haziriz, Baltimore'da mekan listemiz cok uzun degil ama artik ona da ciftler karar versin degil mi?:) Nişan fotograflari ulkemizdeki gibi degil burda. Ciftler gunluk kiyafetleri icinde -jean-tshirt; sort-parmak arasi terlik- hersey dogal ve abartisiz, sevdikleri mekanlara gidiyorlar fotografcilariyla. Dondurma yerken, bankta otururken, fast-food restaurantta yemek yerken dogal halleriyle fotograflaniyorlar. Giysiler ve mekanlar kurgu olmadigi icin fotograflar da dogal cikiyor.






















San Diego'da gecen mayis ayinda bir cift gormustum. En sevdikleri aktivite balik tutmak oldugu icin cift te oltalariyla yapay bir golun etrafinda fotograf cektiriyordu. Damadin pantalonunun pacalari kivrik, ustleri baslari islanmis...Bir gorseniz bu ne boyle dersiniz...Bir de bizimkileri dusunun...:)Cok farkli hersey...Neyse benim yine cenem dustu ben zaten bunlardan uzun uzun bahsedecegim sonra size...

Fotografciliga basladigim ilk yillardan beri ulasilmaz gibi gorunen en buyuk hayallerimden biri, Asyali bir kiz modelimin olmasiydi. Turkiye’de bulunmasi zor, Amerikadayim istemediginiz kadar… Denizde kum, Amerika’da Asyali kiz. Yuzlerinin duz olusu, gozleri, saclari herseyiyle farklilar bizlerden, sanirim en cekici gelen yonleri bu. Is basa dusuyor maalesef, cekimlerden once makyajlarini da ben yapiyorum arkadaslarin. Hatta o da yetmiyor saclar da benden. Cekim 11:00 de diye kararlastiriyoruz, hazirliklar icin 10:00’da bulusuyoruz. Cekim hazirliklarini 10-15 $’a cikaracagim bir yer bilsem ya da birilerini tanisam hic dusunmeyecegim. Burda kuaforler, bir kadinin evine incir agaci dikebilecek pahalilikta. Neyseki yetenegim var, tarzim kizlar tarafindan begeniliyor, konserlerinden once de makyaj yapmam icin teklif aliyorum onlardan☺Cevabim Turkce “Yok artik…” (tabi icimden) Ingilizce “ Why not…”, iki yuzlu ben☺ Kizlarin hepsi muzisyen ve ayni apartmanda yasiyorlar. Evleri cekime cok uygun, bekledigimden daha harika bir apartmanla karsilasiyorum. Suei, piyanist; Chic-Wei (Cindy) fagot sanatcisi; Joyce ve Richard Keman virtuozu. Chic-Wei’ye son portre cekim sirasinda yaptigim makyaj agir geldi, o gun koyu renk gunumdeymisim sanirim, sabah 11am cekimi degil, birazdan partiye gidecekmisiz gibi olmus makyajim…Aldigim cevap ”Sen beni Koreli sandin galiba, sag gozum digerinden koyu olmus sanki…” Koreli kelimesine takiliyorum, irdeliyorum biraz…Duyduklarim ozeti su: Koreli kizlar cok suslu olurlarmis, herseyleri marka olurmus, Avrupalilar gibi olurlarmis…☺ Kizlar Taiwan’dan. Ve son cekimlerle huzurlarinizda sevgili arkadasim Chich-Wei:)











Yaklasik iki aydir o konser senin bu konser benim, evde oturdugumuz yok. Son dakikada oluyor hep, hadi gidelim diyip cikiveriyoruz. Zannettiginiz gibi renkli isiklarin altinda ellerinde gitarlariyla hoplayip ziplayan, dinleyicilerini costuran muzisyenlerden ve konser tiplerinden bahsetmiyorum sizlere. Her yas grubundan dinleyicilerine Schubert ve Chopin’i kusursuz calmak icin dakikalarca sahnede ter doken klasik muzik sanatcilari ve Baltimore daki en dinlendirici aktivitem klasik muzik konserleri bahsetmek istediklerim.

Anadolu Universitesi’nde ogrenci oldugum yillarda haftalik programimda en az bir konsere yer ayirirdim. Kultur ve sanat alanlarinda benzerine rastlayamadigim eski universitemde sahane konserleri bedavaya dinledigim cok oldu. Bir keresinde Eskisehir Opera Salonunda Fazil Say, Ibrahim Yazici ve orkestrasini hic bir ucret odemedim dinlemistim, ne gundu, asla unutmam. O yuzden gittigim her yerde Eskisehir referans noktamdir benim, tabi Turkiye sinirlari icinde.

Baltimore’da da Johns Hopkins Peabody Konservatuari’na takiliyoruz. Sevgili Patricia sayesinde genc muzisyenlerden bir arkadas grubu yaptim kendime. Baslangicta is iliskisiydi bizimkisi, simdi arkadas olduk, gittikce buyuyor grup☺Yakin zamanda solo resitalleri ve final konserleri var, davet edildim. Unutulmadigimi bilmek cok guzel☺

Gecen ay gittigim en ilginc konser Ansel Adams temali "Pictures of Music" adli konserdi. Baltimore Senfoni Orkestrasi tabiri caizse yurege dokunan bir muzik dinletisi sundular dinleyicilere. Muzisyenler arasindaki ahenk, muzikteki duygu tek kelime ile buyuleyiciydi. Fonda Ansel Adams’in Yosemite National Park’ina ait 1900’lu yillarin basinda cektigi fotograflar sergilenirken muzik te sizi alip oralara goturuyordu sanki. Nedense sadece Yosemite fotograflarini seviyorum Ansel Adams’in; Ara Guler’in de sadece portre calismalarini severim, nerde ilginc tip var onu cektiginden belki de☺

Biletini bulamadigimiz konser...Itzhak Perlman :(

Her yer beyaz. Arka arkaya kar firtinalari yasadik. Bu aralar soylenip duruyorum ama biliyorum ki bu karli yollarin, beyaza burunmus ve kara maglup olmus sehir hayatinin ozlemini duyacagim icimde. Durum, pencereden gorunenden daha etkileyiciydi disarida. Arabalar kar altinda… Mahalle sakinleri kureklerle evlerinin onlerini acmaya calisirken sohbetler, selamlasmalar son bulmuyor. Herkes kopegini almis, caddenin ortasindan yurumenin ozgurlugunu yasiyor adeta. Fotograf makineleri bu guzel anlari kaydederken snowboard tahtasiyla eglenmeye calisanlar, kizakla teplerden kayanlar da yok degildi. Trafik isiklari yesilden kirmiziya renk degistiriyor ve yayalardan baska yuruyen yok caddelerde☺Tum yollar, bugunun siradan bir gun olmadigini hatirlatircasina bos ve yayalara birakilmis. Hergun yurudugumuz yollar degismis, karsidan karsiya gecmek icin dakikalarca bekledigimiz caddelerin ortasindan yurur olmustuk. Unutulmaz birgun…



Apartmanimiz kampuse yakin, buna ragmen etrafta iki Starbucks, iki ufak market, Asya kokenli Bagelci ve Cin-Japon mutfaklarina sahip ufak bir restaurant ve Subway disinda alisveris yapacagimiz bir yer yok. Kar firtinasi uyarilarini dikkate almamissaniz sonunuz cok kotu olabilir☺ Gunluk olusan ihtiyaclar icin caddemiz uzerindeki Eddi’s Marketten
Cogu zaman raflar bos ve kalan urunlerin ise son kullanim tarihleri gecmis.
Sokagimiz belediye tarafindan unutuldu, ne karlar temizlendi ne copler toplandi, bunlar yetmezmis gibi ayaza ceken hava, karlarin buza donusmesine sebep oldu…

VE ikinci kar firtinasi herkesi tekrar evlerine kapatti. TV’de tekrar izlenen programlar, filmler, ard arda biten kitaplar, hava almak icin disari cikilan, soguktan ve buzdan yuruyemeyip eve donulen aksamustleri, toplanamayan coplerle kendinden gecen sokaklar derken kara teslim olan sehir, bize unutulmaz bir kis yasatti. Uzunca bir aradan sonra disari ciktigimizda ilk yaptigimiz sey beklenen ucuncu kar firtinasina hazirlanmak icin alisveris yapmak.
Arabayla gecerken kaldirim kenarlarinda gordugumuz sandalyelerden, yol kenarlarina birakilan notlardan bahsetmeliyim sizlere. Yaklasip okuyunca sandalyelerin ve nazikce brakilan notlarin sebebinin park yeri oldugunu anliyoruz ‘I will come back in 1 hour, please leave it for me”☺ Bu durumu onaylamasam da yerlerinden zar zor cikarilan arabalari ve kureklerle saatlerce kazilarak temizlenen park yerlerini goz onunde bulundurdugumda araba sahiplerine hak vermemek elde degil. Uzunca bir sure, Baltimore denince 1 m’yi asan kar hatirlanacaga benziyor.