Latest Posts

2016

By 09:13

https://www.instagram.com/p/BOAh2u_gJAL/?taken-by=kisacikfilm&hl=en


2015’in son haftası her yer bembeyazdı, kar yağışıyla yeryüzüne inen sessizliği hissedince içimi huzur kapladı hep ve dedim ki 2016 tıpkı böyle, bu andaki gibi huzur dolu bir yıl olsun. Çünkü 2016 yılında bombalar patlamıştı, savaştan kalan Suriye gibiydi sınır köyleri, evlerini terketmek zorunda kalan insanların haberlerini alıyorduk; binlerce insana mezar olan Ege sularından felaket haberleri geliyordu her gün, kıyılara vuran cesetler, ölen çocuklar… Kobani’deki IŞİD saldırısından kaçıp gelen ailesiyle Ege Denizi’nde ölüme giden Aylan bebeği hiç unutmadım. Yanımda yeni doğan bebeğimle sabah kahvaltısını yaparken gördüm o korkunç fotoğrafı. Yutamadığım lokmamla ağlamaya başladığım an ve devamında günlerce ağlamama sebep olan o fotoğraf hep gözümün önünde. O günden sonra çok sevdiğim Bodrum, Çeşme suları çok değişti gözümde. Ayaklarım değince suya ‘mezar oldu bu deniz’ demekten alamıyorum kendimi. Karanlıksa ve Kordon’da yürüyorsam korkuyorum denize yakın durmaktan. İçim ürperiyor, akıntıyla savrulan üstü insan dolu botlar geliyor gözümün önüne. Babalarına kenetlenen çocuklar, annelerine kundakla sarılı bebekler…

Her gün İstanbul’un en işlek metro istasyonlarını mesken tutan sokak çocuklarıyla yaşamaya alışanınız var mı? Ufacık çocuk üzerine büyük gelen hırkası ve ıslak çorabı üzerine geçirdiği terliğiyle elini açarken size, üzerinizdeki monttan utandığınız, ayaklarınızı saran çoraplar üzerine giydiğiniz botlarınızdan utandığınız olmuyor mu? Ben utanıyorum. Bu küçük öksürürken karşımda ne yapacağımı bilemiyorum, ona nasıl yardım edeceğimi bilemiyorum… Para vermek yerine ilk karşıma çıkan yerden poğaça alıyorum, keşke sıcak bir çay da alsaydım diyorum yetmez ki peynir de yemeli, yaşı küçük. Bu bir hafta içinde minicik mideleri doyurmak üzere poğaça aldığım kaçıncı sabah bilmiyorum. 5 mi? 4 mü? Bu çocuklar ne yapıyor tüm gün sokakta diyorum içimden; aklıma toplumda birlikte yaşamak zorunda kaldığımız ufak cezalarla yırtıp yine aramıza karışan pedofililer geliyor. Tedirgin oluyorum, dua ediyorum her sabah sokaklardaki çocuklara. Kendi çocuğumla birlikte tüm çocuklar için dua ediyorum.

Oğluma götürmek üzere elimde balonlarla yürüyorum gece, Taksim’deyiz. Etraf eğlenen insanlarla dolu, bir de bu eğlenen insanlar arasına sindirilmiş, para toplamak için elini açan küçük çocuklarla. Saat gece 23:30, 4-5 yaşlarındaki çocuklar dışarıda, elleri üstleri başları kirli, boş gözlerle gülümseyen dudaklarla yürüyenlerin peşinde, para toplama derdinde. Bir tanesi koşarak geliyor peşimden paltomun ucunu çekiyor. Balonlardan bir tane istiyor. Baş parmağını işaret parmağının ucuna dayamış yalvarır gözlerle bakıp balonu işaret ediyor. Gülümsüyorum, veriyorum. İki üç adım yürüyüp geriye bakıyorum ki, elinden kaçırmış, uçmuş balon, arkasından bakıyor, gözlerinde hayal kırıklığı. Tekrar çağırıyorum bir tane daha vermek için. İpi bileğine bağlayarak gönderiyorum bu kez. Grilikler siyahlıklar arasında ilerliyor benim pembe balonum. Her köşebaşı kalbimi kırıyor, her köşebaşı burnumun ucunu sızlatıyor. Dünyanın çirkin yüzüyle erken yaşta tanışan bu çocuklar için üzülüyorum.

Bazen uzaklara gitmek istiyorum, Ortadoğu’nun sorunlarından uzak, bu dünyanın sorunlarını sırtlamış, eziyet çeken çocukları görmeyeceğim, duymayacağım, okumayacağım kadar uzak bir yere gitmek istiyorum. Orası neresi bilmiyorum. Pembe bir dünyada, tüm çocukların güvende olduğu, mutlu olduğu, bebek-çocuk gülücüklerinin duvarları çınlattığı yerde yaşamak istiyorum. Orası neresi bilmiyorum.

Hele ki şu günlerde… Christmas spiritin her yeri sardığı şu günlerde. Işıklı ağaçların aydınlattığı evlerde süslü çam ağaçlarının yanında pijamaları içinde ellerinde kahve fincanlarıyla poz veren Instagrammer ve blogger lara özeniyorum.  Bu motivasyona sahip olamadığım için kıskanıyorum. Kızmıyorum yanlış anlamayın, sitem de yapmıyorum, biliyorum sizin de kalbiniz kırık. Aslında fotoğraflarınız bana şu aralar unuttuğum güzellikleri hatırlatıyor, kısa süreli mutlu oluyorum sonra yine üzülüyorum.

2016 böyle geldi gidiyor. Bizi ülkece ne mutlu etti 2016’da? Ülkece olmak ne demek hatırlayan var mı? Benim aklıma bir şey gelmiyor. Sizin geliyor mu?

Yelda

You Might Also Like

0 yorum