Joshua Bell Konseri ve Backstage Hatırası
2014’e Zorlu Center PSM’de Joshua
Bell konseri ile noktayı koyduk. Baltimore’da yaşadığımız dönem Joshua
Bell ile değil ama kayınvalidesi ve ailesi -Matricardiler- ile tanışma fırsatım olmuştu.
Eşimin bu harika aile ile tanışıklığı ise daha eski yıllara dayanıyor. Joshua
Bell hakkında çok fazla şey duydum, öğrendim ama deneyim etmeden bilinmez ya keman
çalışı, müziği su gibi. Her bir nota kulağınızdan girip ruhunuza işliyor,
çaldığı parçalar zihniniz koşuşturmaya devam ederken fonda kalan müzik değil,
zihniniz ve benliğinizle odaklandığınız tek şey haline dönüşüyor. Su üzerinde
sırt üstü yatıp kendinizi akıntıya bırakırsınız ya tam bu anda hissettiğiniz
şeyleri hatırlayın… İşte Joshua Bell müziği bu.
301 yıllık 4 milyon dolar değerindeki Stradivarius kemanıyla o şehirden bu şehre seyahat eden Joshua Bell’in you 16 Aralık 2014 tarihinde İstanbul’a düştü ve biz de kaçırmadık.
Ve bu konser bebeğimin ilk konseri:)
Grammy ödüllü olmasının yanı sıra
Joshua Bell’i ünlü yapan bir diğer şey 2007 yılında Washington DC. metrosunda vermiş olduğu mini konser. Bir gece önce yüzlerce dolara verdiği konserde çaldığı
parçaları metro istasyonunda da çalan müzisyenin önünden binlerce insan
dinlemeden geçmiş. Yine de kazançlı çıkmış ve 45 dakikalık konser sonunda
32 dolar 17 cent kazanmış:) Kasketi ve alelade kıyafetiyle Joshua Bell metroda ortalık yerde çalıyor. Kim inanır ki... Şaşırtıcı olan şey müziği yapanın farkedilmemesi değil, iyi müziğin farkedilmemesi. Sonrasında verdiği röportajlarda insanların
bir yerlere yetişme telaşını anlayışla karşıladığını ve kızgın olmadığını belirtmiş.
Sosyolojik açıdan bu deneyin bir anlam ifade ettiğini düşünmüyorum. Metro istasyonları gibi telaşlı adımlarımıza ev sahipliği yapan yerlerin iyi müzikleri dinleyicilerle buluşturmak için uygun yerler olduğunu kim iddia edebilir. Durup dinlemek isteyip de önünden öylesine geçip gittiğimiz sokak müzisyenlerini düşünün. Sonrasında metropol hayatını göz önünde bulundurun. Eve varmak için sabah ve akşam atılan telaşlı adımları, sabırsızca beklenen asansör sıraları, kalabalığın ve trafiğin uğultusu... Metropol insanını yavaşlatmayı ne başardı ki güzel müzik yavaşlatsın…
0 yorum